Merhaba Sevgili Okur,
Sizlere birini, birilerini; bizi tanıtmaya geldik!
İnsanoğlu doğada kendi elleriyle engeller oluşturur ve sonrasında oluşturduğu bu engelleri ortadan kaldırmaya çalışır. Bu kısır döngü ise yeni düşüncelerin doğmasını engeller. İnsanlar kelimeler ile düşünür ve değişir. Ancak bazı yasaklı kelimeler, kavramlar ve semboller vardır; düşüncelere adeta yakıt niteliğindedir. Meseleye baktığımız zaman bizleri bu yakıttan mahrum bırakanlar yine bizleriz. İşte ele alacağımız bu film bizler için bir fragman, bir ayna mahiyetindedir.
Dostext ve V For Vendetta Felsefesi:
“Film, Allan Moore’un kaleme aldığı ve David Lloyd’un çizdiği ‘V for Vendetta’ isimli çizgi romandan sinemaya uyarlanmıştır. Açılış sahnesi, 16. yüzyılda yaşamış, Guy Fawkes’ın 5 Kasım günü gerçekleştirmek istediği parlamento binasını havaya uçurma planı ve başarısızlıkla sonuçlanan eylemi canlandırılarak başlamaktadır. Vendetta, Türkçede kinle karışık nefret anlamına gelmektedir. ‘V’ takma isimli başkahraman, İngiliz parlamento binasını ortadan kaldırmak için eylem planını harekete geçirmiştir. Filmdeki ‘Meclis binası’ aslında yerleşik düzeni temsil etmektedir. Filmde, zulüm ve işkencenin hâkimiyetindeki düşünce ve fikirlerin kısıtlandığı baskıcı toplum yapısına karşı gelen V’nin başkaldırısı ile bireysel bir hareketin nasıl geniş katılımlı organize bir harekete dönüştürülebileceği ortaya konulmaya çalışılmaktadır. Bu hareket, başkaldırıya karşı mücadelenin globalleşen simgesi haline gelen maske görseli üzerinden ifade edilmektedir. Bireysel başkaldırının temel nedeni, başkarakterin deyimiyle ‘bozuk, kokuşmuş’ olan düzendir.
Film boyunca, sistemin kendi düzeninin sağlıklı işlemesi için birçok korku politikası unsuru kullanılmakta; sokağa çıkma yasakları, caddelerde bulunan birlikler, kuvvet destekçi söylemlerin yer aldığı posterler, kitle iletişim araçları ile gerçekleştirilen programlar, dinsel temalı işlemeler, sağlık unsurunun gündemde tutuluşu bunlar arasında yer almaktadır.
V For Vandetta yönetilenler arasındaki çatışmayı ele almaktadır. Sahip olduğu baskıcı anlatısı ile egemen olan ideolojinin benimsetildiğini göstermektedir. Filmde özellikle faşist düzenin yaşamın her alanında göstermiş olduğu sistemsel işleyişe vurgu yapılmaktadır. Vandetta’da sanatla iç içe olan ,sanat sevgisi temelli bir yaşam isteğini dile getiriş söz konusudur.
Filmin başkahramanı V’nin “Ama sabret bu müzik adalet için çalacak ve ben bu konçertoyu bizden alındığı günlere ithaf ediyorum ve adalet gözettiğini sanan sahtekârlara tabii ki…” sözü; “Bütün tanıklar ve adliye sarayındaki bölgeyi karartmaya aldık’; ‘Chavkovski’nin uvertürü olan bir CD bulundu. Hemen Kara Listeye alın bir daha duymak istemiyorum.”sözleri bir toplumda baskın olan ideolojinin birer temsilidir. Çünkü Foucault’ya göre “iktidar yalnız özgür öznelere ve özgür oldukları sürece uygulanır.” (Merguoir, 1986: 145). Böylece, iktidar ürettiği söylemle birey üzerinde egemenlik kurarken, bireyleri kontrollü özneler haline getirmektedir. Foucault, normalleştirici bir iktidarın ve onun bilgisi sayesinde insanın normal ve dengeli olduğunu da söyler. Normun ,bireyleri bölümlere ayırmanın ölçütü halini aldığını ,norm toplumunun ise ; bitip tükenmek bilmeyen bir görünürlük, sınıflandırma, hiyerarşikleştirme, nitelendirme, sınırların oluşturulması, teşhis koyma gibi gözetleme ve kontrol sistemine gereksinim duymakta olduğunu söylemektedir. (Keskin, 2012: 78). Bu anlamda filmdeki bu yasaklamalar ve toplumdaki bireylerin tektipleştirilme çabaları bunların birer yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır.”
İnsanoğlunun doğasında lidere boyun eğme güdüsü vardır. Bu dürtü ile ikonlar oluşturarak onların çizdiği yollarda adeta aynı yolu tekrar tekrar geçen birer tırtıl gibi ilkel dürtülerle kendimizi yönetilmeye maruz bırakırız. Nasıl bir profil çizilir ise çizilsin, iktidar ancak ezebildikleri zaman iktidarlığının tadına varırlar. Fakat derinlerde korkularının esiridir. Bu nedenle halkın özgürlük ve yaşam sevinci ibarelerini yok etmeye çalışırlar .Görmek istedikleri tek insan tipi, boyun eğen ve sorgulamayan, kendi oluşturdukları dünyanın değişiminden bihaber insanlardır. İşte tamda bu kaosa dur demek için ‘V’ler ortaya çıkar ve onlar maskelidirler. Onlar bir yüze, bir sese, bir iktidara sahip değiller. Onlar kendi gölgesinden korkan insanlara ışık tutup bu korkularının kaynağına, yani bize ayna tutarlar.
Sevgili okur, V For Vandetta, davası bitmedi ve bitmeyecek. Bu davayı sürdürme görevini üstlenen ve kocaman gönüllere sahip insanlar varlığını sürdürüyor. Hemen yanı başında okuduğun yazıda, izlediğin filmde, yürüdüğün yolda… Ve bu yazının tam da arkasında sana göz kırpıyor.
Dostext, tam da bu felsefeyi savunan bir aplikasyon, teraziyi sıfır noktasına getirmeye çalışan bir abra. Biz insanoğlu , çevremizi konfor alanımıza göre dizayn ederiz. Bizim oluşturduğumuz bu konfor alanları, başka canlılara engel niteliği taşıdığında bize birileri bir “DUR” ve “DUY” dedi ve ardından Meta da olsa bir evren kuruluyorsa, orada insan nüfusunun %10’u görmezden gelinemez ve soyutlanamaz. Bütün platform ve koşullarda, en doğal hak olan eşitliği ve adaleti sağlayacağız.
Dostext, bu sessiz çığlıklarını duyuramayan, Türkiye’de 4,5 milyon dünyada ise 800 milyon insanın sesi/eli/mimiği olmak için farklı frekansa sahip bir iletişim ve etkileşim ağı kurmayı amaçlıyor. Birbirimizi anlamamıza engel olan frekansları bulmayı ve bunun temelinde yatan düşünce kısırlığını önlemeyi amaçlıyor. Bu sefer dil ile değil, koşulsuz kabul felsefesi aracılığı ile iletişim kurmayı amaçlıyor. Evrensel dil ile iletişim kuran toplumlar, engelleri küçücük dokunuşlarla bertaraf ederler. Tıpkı Dostext’in yaptığı bu kocaman uygulama gibi.
Dostext adımları;
- Dostext 1.0 İzledikleri videolarda her dilde alt yazı ve dublaj olurken onları düşünen olmamış. Sessiz dünyalarına ses olacağız.
- Dostext 2.0 Sosyal ilişkilerinde ki iletişim sorunlarına odaklanacağız ve onların seslerini duyurmayı sağlayacağız.
- Dostext 3.0 Metaverse’e uyumluluklarını sağlayacak ve bütün engelleri hem gerçek hem sanal alemde ortadan kaldıracağız.
“Sessizlerin sesi!”
Sahnedeki perdeyi kaldırıyoruz. Artık engel yok, perde yok. İster sahnede oyuncu ol ister izleyici ya da her ikisi… Sen her halinle bu salondasın, bu evrendesin ve bu yapbozun en değerli parçalarındansın. Tek engel senin korkun, senin yargıların, senin düşünce sistemin ve senin zihnin…
Kalıplara sığdırmaya çalışırken bizi biz yapan değerlerimizi, törpülediğimiz ve kendi ellerimizle ördüğümüz bu duvarları; perdeleri, düşünce sistemini birlikte bertaraf edelim. Biz olalım, kocaman olalım, özledik biz olmayı, bir olmayı!
KAYNAKÇA;
Gezmen, B., & Gürkan, H. (2016). V For Vendetta Filmi Üzerinden İdeolojik Bir Okuma. Kurgu, 24(2), 198-213.Keskin F. (2012).
Michel Foucault İktidarın Gözü: Seçme Yazılar 4, Çev: Işık Ergüden, İstanbul: Ayrıntı Yayınları.Mergouir J. G (1986). Foucault, Çev: Nurettin Elhüseyni, İstanbul: AFA Yayınları.
Link adresi-1: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1505574
Link adresi-2: https://evrimagaci.org/v-for-vendetta-golgelerin-arkasindaki-bir-baskaldiriyasadigimiz-sisteme-dair-bize-neler-ogretebilir-896