İnkılabın Sessiz Harfleri

Bir kanun sayısı olarak 1353, Yeni Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkındadır.[1] Kanun, 1 Kasım 1928 tarihinde meclisten geçer ve günümüze kalır. Özellikle hukukta süregelen eski dile ait sözcüklerin ağırlığı Latin harfleriyle dahi hissedilse de atılan adımın büyüklüğü aşikâr. Sonuçta, içinde bulunduğumuz hafta boyunca kutlamaları süren Harf İnkılabı, modern Türkiye’nin unutulmaz devrimleri arasındaki yerini, 29 Türkçe karakter ile almış olur.

Takip eden iki sene içerisinde devletin ve toplumsal hayatın tüm kademelerinde uygulanması hedeflenen bu kanunu, bir diğer gelişme izler. Okur yazarlık oranlarını hızla arttıracak olan kanunun yürürlüğü, sağırlar için de eş zamanlı gelişmelere sahne olacaktır. İşitme engelli toplumun örgütlenmesi yolundaki ilk adımlardan biri 1930 yılında Süleyman Gök tarafından kurulan Sağır Dilsiz ve Körler Tesanüt Cemiyetidir.[2] ‘Dayanışma’ anlamını taşıyan topluluk ile sağır toplumun eğitim hayatı adına önemli adımlar atılır. Yapılan çalışmalar sonrası Sağır Dilsiz ve Körler Okulu olarak Türkiye’nin ilk özel engelliler okulu[3] da bu cemiyet tarafından kurulur. 1944 yılında açılan okuldaki[4] ‘dilsizlik’ ise, sesli dile işaret etse de müessese, okuma yazma işlevini işaret diliyle sürdürür.  Bundan sonraki tarihler, oral eğitimin baskısı altında geçecek ve işe yaramazlığı tarihe kara bir not olarak ne yazık ki düşmüş bulunacaktır.

Ünlü ve Ünsüz Harfler

İşaret dilinin yasaklanmasıyla ilgili bu tarihi lekenin küçük bir kısmından bahsederken bile işaret dili kendini göstermekte. Dilde köklü bir devrim yapan ülkedeki sağırların dilinde de değişimin yansımalarını görmek mümkün. Günümüzde, Türk İşaret Diline eklemlenen yazı sembollerinden harfler, çift el kullanılarak yapılmakta. Noktalama işaretleri ise yapıları gereği tek ele zaten müsaade ediyor. Buradaki mesele, Türkiye’deki harf inkılabını takip eden süreçte Türk İşaret Dili alfabesinin paralel zamanda aldığı yeni biçim olacaktır. Latin Harflerinden önce ve sonraki bu süreç, işitenler kadar işitme engellilerin Türkçesi için de anlamlıdır. Harflerin işaretlendirilmesi, sağırların yalnızca eğitimine değil toplumsal diyalog kodlarına da işaret eder. Türk Dil Devriminin harflerle sınırlı olmadığı; kelime ve eklendirme sürecinin de kağıt üzerinde Türkçeleştirildiğini söylemekse mümkün. Bu anlamda Türk İşaret Dilinde alfabeyi kurarken, sesten ziyade bir yazı sistemine yapılan bir vurgu söz konusu. İşaret dilinde dudak hareketlerinin de bir belirleyen olduğunu da buna eklemek gerek ve sağırlar da okuyabilirler bilgisini yazıktır ki vermek…

Parmak Abeceleri

Türk İşaret Dilindeki harflerin çift elle kodlanmasının tarihi sürecine ilişkin bilgiler ise kısıtlı. Tanzimat’la başlayıp 1995[5] yılına kadar gelen süreçte Fransız İşaret Dili ile oluşturulmuş bir ‘tek el abecesi’ görülüyor. İlkin Arap elifbasına aktarılan bu karşılıklar, Latin harflerinin kabulüyle de sürüyor. Her ne kadar kaynağı gösterilmemişse de “1962 yılında çıkan bir gazete haberinde ülkemizde tek elle yapılan “Sağır Dilsiz İşaret Alfabesi”nin artık tarihe karıştığı, yerini sözel öğretim yönteminin aldığı belirtilmektedir.”[6] Günümüzdeki çift el kullanımlı alfabenin, bu sözel baskıya paralel bir zamanlamada benimsenmekte olan yeni Türk harflerinin bir toplumsal karşılığı olarak okumak mümkün.

Harflerin ‘sesli’ ve ‘sessiz’ olarak tanımlandığı Türkçede kastedilen tabii ‘ün’ler. Yine de bunlar arasında gerçek anlamıyla sessiz olan bir harf var. Yasayı önceleyen çalışmalar sırasında bir Harfler Marşı yazılmış olması[7] ise oldukça eğlenceli. Fakat marşın kendisinde bile adı geçmeyen bir harf bu. Yumuşak G olarak kendinden önce gelen bir sese işaret eden bu harf, Türk İşaret Dilinde de iki şekilde gösteriliyor. Bunu, bölgelere göre farklılıklar gösterdiğini bildiğimiz Türk İşaret Dilinin de bir örneği olarak verelim. İstanbul ve Ankara kullanımları diye ayrılan bu işaretin, Milli Eğitim Bakanlığının internet sitesinde de ‘farkında olmadan’ aktarıldığını görmek mümkün.

Ankara’nın G’leri
İstanbul Kullanımı

Dostext Harflerin Ötesinde

Çağlar atlanırken dönüşümlerini yaşayan dillerin güncelliğini takip edebilmek her alanda oldukça önemli. Teknolojinin belirleyiciliğinde dönüşmekte olanlar, elbette dile de yansıyor. Yapay zekanın olanaklarıyla anlık çeviriler yapma hedefindeki Dostext uygulaması da hem işaret dillerindeki hem de sözlü dildeki dönüşümleri farkında olarak çalışmakta. Tarihe lekeler yerine temel insan haklarına duyulan saygıyı bırakma hedefiyle ilerlerken geçmişini biliyor ve farkını ortaya koyuyor. Dostext; dillerin doğru, anlaşılır ve gerçeğe en yakın çevirilerini, geliştirdiği yazılıma da bir bir öğretirken aydınlık geleceklere sahip çıkıyor!  


[1] https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.3.1353.pdf (erişim: 2/11/2022)

[2] Akalın, Oral ve Cavkaytar, Türk İşaret Dili, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayını No:3140, Eskişehir, 2014, s.46

[3] Dikyuva, Makaroğlu ve Arık, Türk İşaret Dili Dilbilgisi Kitabı, T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Ankara 2015, s. 83

[4] Akalın, Oral ve Cavkaytar, Türk İşaret Dili, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayını No:3140, Eskişehir, 2014, s.46

[5] Bu tarihte M.E.B. tarafında yayımlanan “Yetişkinler için Türk İşaret Dili Kılavuzu”, her iki alfabe kodunu da içermekte. “Abecede ikili kullanımın yaygın olduğu göz önüne alınarak kılavuzda hem çift el parmak alfabesi hem de tek el parmak alfabesi fotoğraflarla verilmiştir.” Akalın, Oral ve Cavkaytar, Türk İşaret Dili, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayını No:3140, Eskişehir, 2014, s.55

[6] Akalın, Oral ve Cavkaytar, Türk İşaret Dili, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayını No:3140, Eskişehir, 2014, s.47

[7] Esin Tüylü Turan, Mustafa Kemal Paşa Ve Harf İnkılâbı, VAKANÜVİS- Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi Yıl:3, Prof. Dr. Azmi Özcan Öğrencileri Özel Sayısı, s.391

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir