Giriş
Dostext projesinin ilk hukuk yazısı ile karşınızdayız. Bu yazının içeriği ve proje ile ilişkisi bakımından birkaç açıklama yapmak faydalı olacaktır. Dostext projesindeki amaçlarımızdan birisi, işitme engellilerin diğer bireylerle denk iletişim imkanlarına sahip olmaları konusunda çalışmalar yapmaktır. Bu bağlamda tabiidir ki denklik, eşitlik kavramları bir yerde referans noktaları bulma gereğine neden olmakta. Yani olası bir karşılaştırmada tarafsız/nesnel olabilmek adına bazı konumlanmalarla olayları incelemek gerekir.
Bu noktada da hukuk karşımıza tarafsız kurallar bütünü yani bir referans olarak çıkar. Hukuk, toplumsal yapıyı bütün olarak sarmalama ve her soruna çözüm getirme iddiasındadır. Bu iddianın sınanması için işitme engellilerin yaşadıkları olayları tekil olarak değerlendirmek kolay olmayacaktır. Bunun için de toplu bir değerlendirme için hukukun verilerini incelemek zorunludur. Eş deyişle, hukuk kurallarını ve hak ihlallerini inceleyerek işitme engellilerin yaşadıkları sorunları farklı pencerelerden görmek mümkündür. Bunun için de anılan bakış açısında sıkça kullanılan kavramlar bakımından bir altyapı oluşturmak gerekir, bu yazı da bu gereğin karşılanması için hazırlanmıştır.
Hak Kavramı
Hak kelimesi sözlüklerde birçok anlamı karşılar şekilde açıklanmıştır. Bunlardan bir örnek olarak Türk Dil Kurumu’nun sözlüğü incelenebilir. Anılan sözlükte hak kelimesi yedi farklı anlam ile açıklanmıştır. Bunlardan ikincisi, hukuk ile hakların ilişkisinin şu şekilde açıklanmasından ibarettir: Hak; “Adaletin, hukukun gerektirdiği veya birine ayırdığı şey, kazanç(tır).”[1] Hak kelimesi burada oldukça dar bir çerçeve içerisinde ele alınmıştır. Burada sözlük yazarları hak kavramını, bir ‘ayrımlama’ olgusu üzerinden ele almışlardır. Onlara göre bir ayrım neticesinde, ayrılan parçanın, karşıt taraflardan biri üzerine denk gelecek kazanç şeklinde oluşması hakkın açıklanması olacaktır.
Hak, eski Roma’da ise ius kelimesiyle ifade edilirdi. Tabii ki burada anlatılan hak, hukuk tarafından himaye edilen hakları açıklamaktaydı. Burada hak artık hukuk tarafından himaye edilen ‘talep imkanları’ olarak görülmekteydi. Ancak burada da haklar bireylerden değil toplumsal statülerinden kaynaklı olarak ele alınmaktaydı.[2]
Burada sorunsal olan, hakkın iki farklı yönünü ele almanın gerekliliğidir. İlki, hukuk tarafından himaye edilen talep imkanlarının hak olarak kabul edilmesi. İkincisi ise hakkın kaynağının talep öznesi olarak belirlenmesi. Belirtmek gerekir ki bu ikili gereksinim de çok yoğun tartışmalar getirmektedir.
Son analizde haklar, “İnsana, diğer rasyonel varlıkları hatırlatmak, karşılıklı sınırları çizmek ve devlete sorumluluk yüklemek için vardır (…)”[3] şeklinde yorumlanmıştır. Burada üç temel konu dikkate sunulmuştur.
- İlk olarak, insanın diğer rasyonel varlıklarla (insanlar, hayvanlar, bitkiler ve diğer canlılar) olan ilişkisinin belirlenmesinde hakların belirleyiciliği (bireyin eylemlerinin diğer rasyonel varlıklar üzerindeki etkisine işaret).
- İkinci olarak, yukarıda anılan ilişkiler ve bunun dışındaki insan faaliyetlerinde belirlenecek sınırların hak kavramı ile açıklanması.
- Üçüncü olarak devletin yukarıda anılan iki olgudan sorumluluğu, yani bu düzeni kurma, yürütme, ihlalini gözetme ve etkilerini yaptırımlar aracılığıyla sağaltmaya çalışma yükümlülüğü.
- Hak Uygulaması ve Hak İhlali:
Haklar, yukarıda anılan kavramsal çerçeve dışında ihlali halinde devlet makamları aracılığıyla ve zorla yerine getirilmesi talep edilebilecek imkanların düzenlenmesidir. Hakların ihlali genel olarak her hak bakımından mümkün olmakla birlikte, insan hakları bağlamında ‘hak ihlali’ kavramı özel bir anlam kazanmaktadır.
Bu özel anlam şu şekilde açıklanabilir: Örneğin gerçek bir kişi olan (A), (B)’nin mülkiyet hakkını, (B)’nin mülkiyetinde olan bilgisayarı kırarak ihlal edebilir. Buradaki hak ihlali Türk Borçlar Yasası’nda haksız fiil olarak borçlandırıcı bir eylem; Türk Ceza Yasası’nda mala zarar verme olarak, cezayı gerektiren bir eylem (suç) olarak zaten tanımlanmıştır. Yani burada (A)’nın eylemine haksız fiil ve suç demekten önce, hak ihlali demek, genel bir ifade kullanmak olacaktır.
Diğer yanda insan hakları, aşağıda açıklandığı üzere, daha farklı yapıdadır. Bu nedenle belirtmek gerekir ki her bir hak ihlalinden devlet, temel haklar bakımından sorumlu olmasa da Anayasa (ve tabiidir ki uluslararası sözleşmeler) ile taahhüt edilen bir takım insan haklarının ihlallerinden devlet, bir organizasyon olarak bizzat sorumlu olacaktır. Burada eklemek gerekir ki açıklanan insan hakkı ihlali esasen aynı zamanda daha küçük bir ilişkide (örneğin (A) ile (B) arasındaki gibi) hak ihlali de oluşturabilecektir. Ancak bu durumda o ilişkideki ihlallerin özel isimlendirmeleri, genel bir “hak ihlali” ifadesi yerine tercih edilecektir. Devletin sorumluluğu bakımından ise hak ihlali kavramını kullanmak yerinde olacaktır.
İnsan Hakları Kavramı
Yukarıda kavramsal sınırları çizilen hak, kısaca hukuk tarafından himaye edilen talep imkanı olarak açıklanmaktadır. Ayrıca hemen belirtmek gerekir ki haklar, hukuk uygulamasında birçok alt ayrıma tabi tutularak incelenmektedir[4].
Bunlardan günümüzde temel önem taşıyan bir grup hak, insan hakları başlığı altında toplanmıştır. İnsan hakları, birçok şekilde tanımlanmış ve üzerinde birçok tartışmalar gerçekleştirilmiştir. Bu yazının boyutu onları ele almayı imkansız kılar. Bu nedenle tartışmalara yalnız işaret etmekle yetiniyoruz[5].
İnsan hakları, insanın olanaklarını gerçekleştirmesine imkan veren, onun kendisini kurmasına yarayan temel önemdeki hakları ifade etmek üzere kullanılan bir kavramdır[6].
Burada uygulanan hukuk bakımından bazı tespitler yapmak gereklidir:
- Uygulanan hukukta insan hakları kuralları, devletlerin bağlaşmalarından (uluslararası anlaşmalar) kaynaklanır.
- Yukarıda anılan anlaşmalar üzerinden devletler iç hukuklarında düzenlemeler gerçekleştirir (Açıklanan kurgu, genel olarak günümüzde geçerli olan insan hakları kurallarına dayanarak geliştirilmiştir.).
- İnsan Hakları Uygulaması[7]:
İnsan hakları, genel olarak yukarıda kavramsal açıdan belirtildi. Ancak eklemek gerekir ki anılan bu hakların yaşamda gerçekleşmesini sağlamak adına bunların tam olarak sınırlarını çizmek gerekmektedir. Bu konuda da Türkiye bakımından devletin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar ve Anayasa başta olmak üzere iç hukuk düzenlemeleri dikkate alınmalıdır.
İşitme engelliler bakımından özel olarak anılması gereken ve genel olarak insan hakları alanındaki uluslararası anlaşmalar şu şekilde sıralanabilir:
- İnsan Hakları Evrensel Bildirisi.
- Birleşmiş Milletler Engelli Kişilerin Haklarına Dair Sözleşme (Sözleşme Türkiye bakımından, 28 Ekim 2009 tarihinde yürürlüğe girmiştir.[8])
- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) (Sözleşme Türkiye bakımından, 18 Mayıs 1954 tarihinde yürürlüğe girmiştir.[9])
İşitme engelliler bakımından özel olarak anılması gereken ve genel olarak insan hakları alanında Anayasa ve diğer yerel düzenlemeler kısaca şu şekilde sıralanabilir:
- 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu
- 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun
- 3359 Sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu
- Ayrıca belirtmek gerekir ki 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu ve 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Hakkında Kanun gibi bazı özel kanunlarda da özel olarak engellileri ilgilendiren ya da genel uygulaması engelliler bakımından önem arz eden hükümler mevcuttur.
Yukarıda anılan uluslararası anlaşmalar arasında bazıları (AİHS) Türkiye makamları tarafından doğrudan itibar edilen, uygulanan kurallar içermekteyken diğer bazıları (İnsan Hakları Evrensel Bildirisi) bu nitelikte kurallar içermemektedir. Anılan ikinci gruptaki anlaşmaların bazıları moral bağlayıcılık içermekteyken diğer bazıları devletlere, devletlerarası yükümlülükler yüklemektedir. Ayrıca belirtilmelidir ki ilk grupta olan sözleşmelerden bir kısmı için ayrıca ve özel olarak talep yolları (İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi) öngörülmüş ve uygulanmaktadır.
- İnsan Hakları Nelerdir?
İnsanların temel önemdeki bazı haklarının özel olarak korunduğunu ve bunların kavramsal sınırlarını yukarıda açıklamıştık. Şimdi onlardan bazılarına işaret ederek, işitme engellilerin bunlar karşısındaki durumlarını incelemek gerekir. Bu inceleme ile Dostext girişiminin olası etkilerini değerlendirmek daha kolay ve verimli olacaktır. Bu değerlendirmede Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’ni esas almak talep edilebilirlik bakımından daha işlevsel olacaktır.
- Yaşam Hakkı (Any. Md. 17., AİHS Md. 2)
- İşkence ve Kötü Muamele Yasağı (Any. Md. 17/3., AİHS Md. 3)
- Kölelik, Kulluk, Zorla Çalıştırma ve Zorunlu Çalışma Yasağı (Any. Md. 18., AİHS Md. 4)
- Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkı (Any. Md. 19., AİHS Md. 5)
- Adil Yargılanma Hakkı (Any. Md. 36., AİHS Md. 6)
- Suçta ve Cezada Yasallık İlkesi (Any. Md. 38., AİHS Md. 7)
- Özel Yaşama ve Aile Yaşamına Saygı Hakkı (Any. Md. 20., AİHS Md. 8)
- Düşünce Vicdan ve Din Özgürlüğü (Any. Md. 24, 25., AİHS Md. 9)
- İfade Özgürlüğü Hakkı (Any. Md. 26., AİHS Md. 10)
- Toplantı ve Örgütlenme Özgürlükleri (Any. Md. 33, 34., AİHS Md. 11)
- Evlenme ve Aile Kurma Hakkı (Any. Md. 20, 41., AİHS Md. 12)
- Etkili Başvuru Hakkı (Any. Md. 40, 90., AİHS Md. 13)
- Eşitlik İlkesi ve Ayrımcılık Yasağı (Any. Md. 10., AİHS Md. 14)
- Mülkiyet Hakkı (Any. Md. 35., AİHS Ek Protokol Md. 1)
- Eğitim Hakkı (Any. Md. 42., AİHS Ek Protokol Md. 2)
- Serbest Seçim Hakkı (Any. Md. 67., AİHS Ek Protokol Md. 3)
Yukarıda anılan haklar, insan hakları bakımından bir sınırlı sayımı ifade etmemektedir. Belirtmek gerekir ki yukarıda sayılan haklar, insan hakları alanında önemli belgelerden olan AİHS esas alınarak ve Anayasa ile karşılaştırmak için numaraları belirtilerek sıralanmıştır[10]. Anılan hakların her birisi gerçekten de temel önem taşıdıkları için burada sadece isimlerini anmakla yetineceğiz, ilerleyen yazılarımızda ise bunların açımlamalarını yapacağız.
- İnsan Hakları Özelinde Hak İhlali:
Yukarıda anılan hakların devletin yetkili makamları tarafından ihlal edildiğinde, devletin hak ihlali sorumluluğu gündeme gelecektir. Ancak belirtmek gerekir ki bu olgu da Türkiye Cumhuriyeti bakımından devletin yetkili makamları aracılığıyla yaptığı egemenlik yetkisi kullanımı niteliğinde olan bağlaşmalar ve iç hukuk düzenlemelerinin bir sonucudur.
Bu ihlal devletin etken bir eylemi neticesinde olabileceği gibi, devletin hakları yeterince korumamasından ya da daha çık deyişle özel ilişkilerdeki temel hak ihlalleri sonrasında yükümlülüklerini yerine getirmemesinden kaynaklanabilir. Son olarak belirtmek gerekir ki özellikle işitme engelliler bakımından daha hassas inceleme konusu edilmesi gerektiği üzere devlet, bazı hakların gerçekleşmesi bakımından bazı pozitif (yapma) yükümlülükleri bakımından da sorumlu olmaktadır. Bunlar da temel haklar özelinde ayrıca incelenecek olsa da kısa iki ihlal kurgusu açıklayıcı olacaktır:
İlk örnek olayda, Anayasa ve AİHS ile koruma altına alınan yaşama hakkı, devletin yetkili organlarınca ihlal edilen kişiler, tabiidir ki ihlal edilen temel haklarının korunmasını talep edebileceklerdir. Örneğin, olası bir ölüm olayında devlet, yeterli ve gerekli cezai yargılamayı sağlamadığında, hukuksal yaptırımları uygulamadığında bundan kendisi de sorumlu olacaktır. Öyle ki devlet, Anayasa’da ve uluslararası anlaşmalarda bunları sağlamayı taahhüt etmiştir. Burada devletin etken bir eylemi ile hak ihlali yaptığı görülmektedir.
Diğer örnekte ise devlet, bir hakkın sağlanabilmesi için bazı eylemlerde bulunması gerekmektedir. Örneğin ayrımcılık yasağı bağlamında, belirli grupların bazı hukuka uygun aykırılıkları nedeniyle ve kabul edilebilir hukuksal temele dayanmayan nedenlerle diğer gruplardan ayrı muamele görmesi karşısında gerekli düzenleme ve uygulamaları yapmazsa devlet buradaki hak ihlallerinden de yapmama nedeni bağlamında sorumlu tutulacaktır.
Sonuç
Uygulamada hak, hak ihlali, insan hakları kavramlarının birçok farklı anlama denk gelecek şekilde kullanıldığını gördük. Bu bağlamda belirtmek gerekir ki bunları uyumlu kullanabilmek yaşanılan sorunun hukuktaki karşılığını anlamaya yarayacaktır. Olayların hukuktaki karşılığını anlamak, onları talep haline dönüştürebilmek ve sonrasında elde edebilmek açısından işlevseldir. Bu nedenle kavramsala altyapı hukuk alanındaki irdelemeler bakımından vazgeçilmez bir öneme sahiptir.
İlerleyen yazılarımızda uygulanmasında güçlük çekilen hakları ele aldığımızda da sürekli olarak bu yazıdaki bakış açısı bize yol gösterici olacaktır.
Herkesin haklarına daha eşit ve kolay yoldan erişebildiği bir düzen için de bunların yaygınlaşması gereğine inandığımız için de bu yazı serisini sürdürmeyi umut ediyor ve diliyoruz.
Kaynakça
[1] https://sozluk.gov.tr/ (E.T. 18.03.2022)
[2] Ayrıntılı açıklamalar için bkz.: Ceylan., Şule Şahin. Hak Kavramı: Toplumdan Bireye Doğru. On İki Levha Yayıncılık. İstanbul. Eylül 2021. Birinci Bası. Sayfa 43 vd.
[3] Ceylan. a.g.e. s. 266.
[4] Bu ayrımların özgün bir incelenmesi için bakınız: Hatemi. Hüseyin. Medeni Hukuk’a Giriş. Vedat Kitapçılık. İstanbul. Kasım 2013. Yedinci Bası. Par. 9 “Hakları Türleri ve Sınıflandırılmaları”.
[5] Ayrıntılı bilgi için bkz. Şahin Ceylan Ş. İNSAN HAKLARI: HUKUK İLE AHLAK ARASINDA. Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi. 2020; (2): 193-222.
[6] Bu tanım, Kuçuradi’nin (‘Etik İlkeler ve Hukukun Temel Öncülleri Olarak İnsan Hakları’, İonna Kuçuradi, İnsan Hakları: Kavramları ve Sorunları, 4. Baskı, Türkiye Felsefe Kurumu) anılan eserinde de açıklanan görüşleri çerçevesinde yapılmıştır. Anılan eserdeki görüşler, Şahin Ceylan’ın yukarıda atıfta bulunulan makalesinden aktarılmıştır.
[7] Engelli hakları bakımından değerli bir inceleme için: Gökçek Karaca, Nuray, ULUSLARARASI İLKE VE STANDARTLAR BAĞLAMINDA ENGELLİ HAKLARI, And. H.D. Cilt: 5 – Sayı: 1, 2019.
[8] Ayrıntılı bilgi için: https://insanhaklarimerkezi.bilgi.edu.tr/tr/content/132-engellilerin-haklarna-iliskin-sozlesme/#:~:text=S%C3%B6zle%C5%9Fme%2C%20Birle%C5%9Fmi%C5%9F%20Milletler%20Genel%20Kurulu,30%20Mart%202007%20tarihinde%20imzalam%C4%B1%C5%9Ft%C4%B1r.
[9] Ayrıntılı bilgi için: https://insanhaklarimerkezi.bilgi.edu.tr/tr/content/49-avrupa-insan-haklar-sozlesmesi/
[10] Ayrıntılı bilgi için: Doğru, Osman/Nalbant, Atilla: İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi-Açıklama ve Önemli Kararlar I. Cilt, 1. Baskı, Yargıtay Yayınları, Ankara 2012. Doğru, Osman/Nalbant, Atilla: İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi – Açıklama ve Önemli Kararlar II. Cilt, 1. Baskı, Yargıtay Yayınları, Ankara 2013 (II.Cilt) eserlerine başvurulabilir. Ayrıca https://insanhaklari.gen.tr/ sitesindeki kitaplardan da faydalanılabilir.